İnsanların geçmişi ile geleceği arasında sağlam ilişkiler kurulabilmesi,toplumun hemen hemen her alanında siyasi,ekonomik ve kültür gibi alanlardaki tecrübelerini geleceğe sağlıklı bir şekilde aktarılması kişilerin,toplumların ve milletlerin tarihinde çok mühim bir yer tutmaktadır.Arşivler,dünyadaki bütün ülkelerin önemle üstünde durdukları bir mevzu teşkil etmektedir.Arşivler;
- Devletlerin,toplumların ve oluşumların temeli olan kişilerin sahip olduğu haklarını belgeler,bunları düzenler ve korur.
- Herhangi araştırma vb. işleri yaptığımızda herhangi bir konuyu aydınlatmaya,tasniflemeye ve çözmeye çalışır.
- İçinde bulunulan zamanın olaylarını,kişiler arası ilişkileri,değerleri,gelenek ve görenekleri,sosyal ilişkileri belirler.
Bu sayılan maddelerden de anlaşılacağı üzere arşiv dediğimiz olgu hemen hemen hayatımızın bir parçasıdır ve nihayetinde olmak zorundadır.Bugün dünyada gerçekleşen bütün ilişkilerin hemen hemen hepsi bir takım belgelere dayanmaktadır.İşte bu noktada arşivler devreye girmektedir.İnsanların ilişkilerini daha sağlam temel oturtması açısından mühim bir öneme sahiptir.Günümüzde bütün uluslar arşivlere büyük önem vermekte ve bu işin gerçekleşmesinde büyük paya sahip olan arşivcileri de ''geçmişin koruyucusu,geleceğin kurucusu'' olarak görmektedirler.
Arşivlerin ortaya çıkışı hususunda ilk belgeleri ticari belgeler teşkil etmektedir.Arşiv tarihinin M.Ö.2000'li yıllara uzandığı söylenebilir.Bu yıllarda Mezopotamya'da devlet arşivlerinin bulunduğu bilinmektedir.Bu konu ile alakalı yapılan kazılarda ise 1900'lü ve sonraki tarihlerde Hattuşaş'ta M.Ö.2000'li yıllara ait Hitit Uygarlığı'nın antlaşmalarını,yazışmalarını ve kanunlarını sakladıkları büyükçe bir devlet arşivi ortaya çıkarılmıştır.Daha sonraki yıllarda arşiv belgelerinin saklanması için belgelerin toplandığı tapınaklar yapılmıştır.Özellikle Atina ve Roma'da devlet arşiv binalarının inşa edildiği görülmektedir.Uygarlıklar belgeleri kendine özel yaptıkları yerlerde saklıyorlardı.Örneğin,Mısır'da belgeler tapınaklarda saklanırdı.Bunun nedeni tapınakların insanlar tarafından kutsal sayılması ve başkaları tarafından zarar verilmeyeceği düşüncesi ile buralarda saklama gereği duymuşlardı.Bu uygarlıkların arşiv belgelerine verdikleri önemi göstermektedir.Avrupa ülkelerinde ise XVI.yüzyılın başlarından itibaren arşivlerin öneminin arttığı görülür.İngiltere'de 1838'de çıkarılan İngiliz Devlet Arşivi Kanunu ile İngiliz Devlet Arşivi kurulduktan sonra bütün resmi belgeler bir araya toplanmaya başlamıştır.Osmanlı Devleti'nde ise arşiv fikriyatı çok eskilere dayanmaktadır.Osmanlıda önemli olsun veyahut olmasın her türlü vesika,belge vb. her türlü materyal saklanırdı.Bugün arşivlerimizde Osmanlı arşivlerine ilişkin ve diğer uygarlıklara ilişkin bir çok arşiv mevcuttur.Osmanlı Devleti'nin resmi yazışmaları,kanunları,diğer devletlerle olan fermanlar vb. bugün İstanbul'da Başbakanlık Arşiv Genel Müdürlüğü'nde muhafaza edilmektedir.Ülkemizde modern anlamda ilk arşiv girişimi,1845'de Sadrazam Mustafa Reşid Paşa'nın Hazine-i Evrakı kurdurması ile başlamıştır.Cumhuriyet hükümeti zamanında ise,Sadaret evrakının saklanması için Başvekalet Kalem-i Mahsus Müdürlüğü'ne bağlı Mahzen-i Evrak Mümeyyizliği adı ile bir daire kurulmuştur.Bu daire 1929 yılında
başbakanlık bünyesinde,Baş Muamelat Müdürlüğü'ne ve daha sonrada 20 mayıs 1993 tarih ve 2187 sayılı kanun ile Evrak ve Hazine-i Evrak Müdürlüğü seviyesine kavuşturulmuştur.1976 yılında ise Başbakanlık Birimi bünyesinde Cumhuriyet Arşivi Daire Başkanlığı kurulmuştur.